Travma Hatiralarim -2

Aslinda ben liseden sonra yüksek okul okumayi cok istiyordum. Onunla iliskimde bu yillarda basladi zaten. Bana mektuplar yazardi, okulda kac sefer müdürün odasina cagrilmistim bu yüzden. Anlamaliydim aslinda. Bir sefer mektup yazdi cevabini almadan bana ikinci mektup göndermis ve sanki benden kesin cevap almis gibi ikinci mektubuna fotografini koymustu.

 

Bir üst okula gitmeme, sanki benimle konusmus ve kararlastirmisiz gibi olmaz demisti. O zaman seninle evlenmem. Niye diye sordugumda, baska erkekleri seversin, derdi.

Beni cok sevdigini ve kiskandigini, hep onun olmami istedigi söylemisti.

 

Hatta sanirim birinci mektubunda not düsmüstü: sakin benden baskasina gönül verme diye.

Sana asik birisi var, sakin beni unutma diyordu.

 

Bir sonraki mektubunda seni sevdigim ve asik oldugum icin bana kizmiyorsunya, diye soru ve yorum yazmisti.

Demek istedigim, ilk adimlarini hep romantik atar, sonrada bu romantiklikten ötürü özür diliyormus gibi yapar ve ne kadar kibar bir beyefendi diye düsündürürdü.

 

Evliligimizin ilk günlerinde de hep böyle romantiz dolu sözler ve davranislarda bulunurdu.

Birde her zaman söz konusu ettigi ve aklimin ermedigi birsey daha vardi.

Ben tr deyken almanyada bana romantik mektublar yazarken, bir baskasi varmis hayatinda.

Hatta bu kizin kendisi icin ölüp ölüp dirildigini, cok sevdigini, kara sevda yasadigini söylemisti. Bizim türkiyedeki dügünümüze gelmeden kisa bir süre önce, kendisine hediyler ve haber göndermis ve lütfen benimle evlen yada beni kacir, yoksa ailem beni baskasina verecek, dedigini söylemisti.

Bunu cok övünerek anlatir ve benimle evlendigi icin minnettar olmam gerektigini, yoksa onu isteyen cok kisilerin var oldugunu hatirlatir ve eklerdi, ama ben seni sectim derdi.

 

Iliskimizin basinda, kendisini büyüleyici ve etkileyici sunardi. Öyle giyinme üsürsün, hasta olursan ben üzülürüm. Hemen sunu al üzerine diye, elime birseyler tutustururdu.

Kendisinin hedefinde olmayan bir seyi istedigimde, hemen romantiklesir, duygulaniyormus gibi yapar ve kendi istedigi sey, her ne ise, o hedefine bagli cok etkilenmis ve duygusal bir hikaye anlatirdi.

Mesela bir seferinde, cok romantik rolü oynuyordu ve karnimiz acikmisti. Evde yemek yoktu. Ben hemen makarna pisirmeye koyuldum. Oda makarnayi sevmezmis. Ben makarnayi sevmiyorum demedi. Ama izlir köfteyle ilgili dediki: Bir seferinde ben cok üzülmüs ve aciliydim. Babam bizi birakip almanyaya gitti ve annemde bizle hic ilgilenmiyordu. Ben cocuktum ve dokunsalar agliyacagim. Tam o sirada bana yengem sordu, ne yemek istersin söyle yapayim, ye. Ona dedimki, ben cok duygusalim ve üzgünüm. Su an izmir köftesi yersem tüm üzüntüm gececek ve yengem o yemegi yapti, tüm üzüntüm gecti ve cok mutlu oldum. Ondan bu yana üzüntülü zamanlarimda hep sevdigim yemekleri yiyorum. ve hep hayal ederdim, seninle evlenmeyi ve evlenince bana güzel yemekler yapip sunacagini.

Bende uzun hazirliklardan sonra, izmir köfte yapip yedirmistim ve tesekkür bile etmemisti.

 

Bir yerleden tanidigim ve onunla yolda giderken selamini aldigim kisileri hep sorular ve kötülerdi. Taiyormusun sorusuyla baslardi. Bende anliyacagini zanneder tarif ederdim nerden  tanidigimi.

Yakindan tanimadigin kisilere hep gülerekmi selam verirsin? diye devam ederdi.  Ikinci soruysa, bana dogruyu mu söylüyorsun? olurdu. Tamam ordan taniyorsun anladim da, sen genede ona gülümsedin ya, derdi. Anlayamadigim seylerden biride bu, eger o adami oradan taniyorsan neden gülümsüyorsunki, diyerek iyice aklimi karistirirdi.

Nasil yani, anlayamadigin neler varki? dedigim de, bosver öylesine dedim iste, derdi.

 

Iki yada üc dakika sonra saldiri baslardi. Ben sana artik güvenemiyorum. Yoldan gecen bir adamin selamini aliyor ve gercekten nerde, nasil tanistigini bile bilemiyorsun ama gülerek selam vermeyi biliyorsun, der ve cevaben nasil ya, ne demek simdi bu? dedigimde. Az önce kendin dedinya, bir tanidiginin arkadasinin kocasimi neymis, kendin bile tam anlatamadin, der ve sertlesirdi.

Acigini yakalayip, anlattim ya nerde ve nasil tanistigimi anlayamadinmi diye sert cikisincada, tebessüm ederek, sen beni tam anlamiyla anliyamiyorsun galiba, öyle demek istemedim, kendin konuyu nereye götürüyorsun, dediginde buz gibi kesilirdim ve donar kalirdim.

 

Bir süre konusmazdik, kendi icime döner ve degerlenme yapmaya calisirken, konuyu degistirir ve hic alakasi olmayan bir konu acardi. Istesemde kafam az önce konustuklariyla mesgul olur, bu yüzden ara ara anlattigi konuyu tam dinleyemezdim.

Simdi tamda vurmayi en iyi yaptigi ana gelir ve sen iyice dagilmayi basladin, ben senin artik beni sevmedigini düsünmeye basliyorum. Seni üzdügümü farkedip seni toplamak icin konu degistiriyorum, sen beni ciddiye alip dinlemiyorsun bile, diye devam ederdi.

Beni gercekten anladigini ve konuyu geri toplamaya calistigini düsünüp, ne kadarda ince düsünceliymis ve ben anliyamadim der kendime kizardim.

Gülerek eklerdi, herseye ragmen seni genede seviyorum.

 

Cok anlayisliymis gibi yapar, anlayisina sigindigimda beni yerden yere vururdu. Bir seferinde öyle bir kötü hissediyordum ki kendimi, atesim cok yüksekti ve basim agriyordu. Migren günlerim vardi, haftada bir gün.

Yine böyle bir gün yatiyordum. Cocuklardan iki cocugumuz vardi o zaman. Onlar okuldan veya anaokulundan geldiler ve yemeklerini yediler oynuyorlardi. Bende basagrisi ve atesle yatiyorum, ayaga kalksam migdem bulaniyor ve kusuyorum. Bu yeni birsey degildi ve bundan önce cok sefer yasamistik. Aniden geldi yatak odasina basima dikildi ve kalk misafir geliyor, dedi. Bende halimi arz ettim, söyle gelmesinler ben cok kötüyüm diye.

Bunu bana nasil yaparsin, bu adamlar hicmi senin evine gelemezler, ne bicim insansin. Gelene hayir demek sana yakisir, pislik, diye bana hakaret etti. O halimle kalktim ve birseyler yapmaya calistim.

Bulasik makinemiz yoktu ve lavabo bulasik doluydu, verdigi sürede cok kisaydi ve bende yikayacak vakit bulamadim, lavabonun altidaki dolaba koymustum. Yemek yapmaya koyuldum ve biryandan da ortaligi topluyorum. Hicbirseyi bitirmeden misafirler geldi. Iceriye alinca, mutfaga gectim ve hem cay bahane edip hem yemegi yapayim diye. Bu sirada misafirlere benim onlari istemedigim icin mutfaga gectigimi, cünkü evi temiz tutmuyor ve pis bir insan, hatta bulasiklari bile siz görmesin diye dolaba sakladi. Inanmiyorsan git bak demis kadina. Kadinda mutfaga gülerek geldi, ne o kiz bulasiklari bizden sakliyormussun diye. Bende sakladim dogru, cok kötüydüm, atesim var ve basim agriyor, yatiyordum yapamadigim icin kaldirdim yarin yapacagim, demistim. Konuyu tam anlamiyla aldigimda yillar gecmisti aradan.

 

O kisilere gittigimizde yada onar geleceginde, hep bana bu konuya ilgili baski yapardi. Senin pis biri oldugunu anlamislar, sakin bir yerde toz görmesinler, hakkinda cok kötü konusurlarda, seni rezil ederler derdi. Nerden anlamislarki dedigimde, o  olayi onlarin öyle yorumladigini ve kendisinin bunu baskasindan duydugunu, kim oldugunu söylemek istemedigini ama beni sevdigi icin hatirlatmak istedigi, söylerdi.

 

Evde yokken bazen komsulardan yada arkadaslarimdan gelen olurdu. O kisiyle karsilasinca, bu elbise sana ne kadar yakismis, cok güzel olmussun. Kocan nasil oda sana böyle övgüler yaparmi diye sorardi. Gercekten cok fedakar ve vefali bir essin. Senin kiymetini esin bilmiyor, yazik derdi.

Ben esime her zaman kompliment yapar ve kendisini överim, senin esin yapmiyorsa ok yazik ediyor, diye devam ederdi.

Onunla nasil böyle konusursun sen? Arkadaslarini rakibinmis gibi görmekten vazgec, ne var bunda birazcik sohbet ettim arkadasinla. Arkadasinla konusmamdan rahatsiz olduysan söyle, bir daha konusmam, derdi. Cok kiskancsin, azicik flört ettim diye isi nerelere getirdin gene, sen cok kiskanc birisin, hic beklemezdim senden.

Sen bana güveniyormusun? Beni seviyormusun? O halde ne var bunda, gene yanlis yorumluyorsun, der ve gülerek tv seyretmeye devam eder konuyu degistirirdi.

 

Ayni kisi beni davet ederse, baslardi o kisiyi kötülemeye. Hala anlamiyorsun, o seni kullaniyor, kocasiyla mutlu degil, sana derdini dökecek ve sonra kocasiyla iyilesincede seni silecek, sende her davet edene gitmek istersin zaten. Öyle olmadigini anlatmaya calisincada, o seni kiskaniyor, cünkü ben seni cok seviyorum, neden anlamiyorsun, seni kiskandigi icin seninle görüsmek istiyor, derdi.

 

Ayni kisiyle onun onayi disinda görüstügümde ise durum cok daha vahimlesiyordu. O kadina elini versen , kolunu alir, halami görüsüyorsun. Yeter artik, bu kadini senin yaninda görmek istemiyorum, der ve cok sert tepki gösterirdi. Her gün bu eve  misafirmi gelecek, ben ne zaman seninle basbasa kalabilecegim, hicmi degerim yok benim senin yaninda, yüksek cok yüksek ve gergin tonla bagirarak üzerime gelirdi.

 

Siniri yatisinca konuyu ben acardim. Madem onunla iyi anlasiyorsun neden hic söylemedinki, keske bilseydim, zannettim ki, onunla görüsmek istemiyorsun ve bana söyleyemiyorsun diye sakin bir sesle konusabilirdi.

Madem öyle, onunla görüsmeye devam etmek istiyorum diye neden söylemiyorsun, diye devam ederdi.

Bende hatasini anladigini zanneder, bunu neden az önce bagirarark cocuklarin yaninda söyledigini söyleyince gene kizar ve yeter artik birak su cocuklardan korkmayi, daha ne istiyorsun benden diye devam ederdik.

Bu kadinla görüsmek istiyorsan gercekten, tek söylemen gereken onunla görüsecegim, sorun kapanmistir diye ekler ve yumusaklasirdi.

 

Bu tür gerginliklerin devaminda genelde bana sürprizi olurdu.